Seyahatin 3.Günü 21.01.2023 Cumartesi KOLOMBİYA-BOGOTA
Sabah kahvaltı sonrası yine otobüsle yola çıktık. Bugün Monserrate tepesine gidiyoruz. Dağ yolundan ilerlerken Bogota şehri aşağımızda net olarak görünüyor. Epey fazla gökdelen var. Benim fotoğraflarını çekebildiklerim, Torres Atrio, Davivienda, Museo Building-Cuzsezar, Colpatria Tower, Torres Blancas, Bacata Tower. Otobüsten Monserrate tepesine çıkan Fünikilerin önünde indik. Haftasonu olması nedeniyle epey kalabalıktı sıra çoktu. Sonunda fünikilere binip yukarı çıkabildik.
Monserrate tepesi komşusu Guadalupe tepesi ile birlikte şehrin koruyucu tepelerinden biri. Tepe 3152 m yüksekliğe sahip ve tortul kökenli en az 16 milyon yaşında. Tepeye hacıların tercih ettiği tırmanma yolu ile erişilebiliyor, teleferik ya da füniküler ile çıkılabiliyor. İsmi İspanya Katalonya’daki Montserrat dağlarından geliyor. Monserrate'nin tarihi, Kolomb öncesi döneme kadar uzanıyor. İspanyol fethinden önce, burada Muiscalar yaşıyormuş. Kuvvetli astronomi bilgisine sahip olan yerli halk, Monserrate’a quijicha caca adını vermiş. "büyükannenin ayağı". Haziran gündönümünde, dinlerinde güneş tanrısı Sué tarafından temsil edilen Güneş, Bolivar Meydanı’ndan bakılınca tam olarak Monserrate'in arkasından yükseliyormuş. 1620'lerde, Cofradia de la Vera Cruz ("Vera Cruz Kardeşliği"), Monserrate'nin tepesini dini kutlamalar için kullanmaya başlamış. 1650'lerin ikinci yarısında Pedro Solís de Valenzuela , Azize Meryem’e adanmış bir manastır kurmuş. 1656'da, Peder Rojas kutsal alanı korumakla görevlendirilmiş ve bir haç ile İsa Mesih'in bir heykelinin yapılması emrini Pedro de Lugo y Albarracín’a vermiş.
Bu heykel çarmıhtan indirildikten sonra El Señor Caído ("Düşmüş Lord") adını almış. Zaman geçtikçe, Monserrat'ın baş azizi Meryem yerine İsa'nın heykelini görmek için daha fazla insan kutsal alanı ziyaret etmeye başlamış. 19. yüzyılda, "Düşmüş Lord" heykeli o kadar çok ilgi görmüş ki, Montserrat Bakiresi Siyah Meryem heykeli, altardan kaldırılmış ve yerine El Señor Caído ("Düşmüş Lord") konmuş.
Kutsal Haç Kardeşliği, Haç bağlılığını desteklemiş, tepeye çıkan yol boyunca Kudüs'ün kutsal yerlerini temsil eden istasyonlar inşa etmiş ve her istasyona içinde saygı duyulan gizemi öğreten bir işaretle bir haç yerleştirmiş. Dörtyüz yıldan fazla bir süredir hacılar ve vatandaşlar, "El Señor Caido" ‘ya dualarını sunmak için dağa çıkmaya devam ediyorlar.
Bizde fünikilerden indikten sonra yerel rehber tekrar İsa’nın çilesi ile ilgili istasyonları gösterdi ancak o kadar uzun vakit harcamayıp hemen kilisenin olduğu tepeye çıktık.
Kilisenin kapısında Monserrate Lordu’nun kutsal alanı tabelası var en üstede kocaman harflerle “Pasion De Cristo Confortanos” “İsa'nın tutkusu bizi rahatlatıyor” yazıyor. İçeride ayin vardı ve “Düşmüş Lord” İsa heykeli kilisenin altarında duruyordu. Kilisenin içinde solda Siyah Montserrat Bakiresinin bir kopyasının bulunduğu küçük bir şapel var. Devam edince kilisenin altarın arkasında daha küçük bir kiliseye geliyorsun. Oranın altındaki bölümde Bogota’nın eski fotoğraflarının olduğu bir sergiyi gezdik, sonra dışarı çıktık.
Çevrede ve kilisenin içinde noel ayinleri ile ilgili süslemeler halen duruyordu. Karşıda epey uzakta Guadalupe tepesi görünüyordu. Bu uzaklıktan değil ama fotoğraflarından oradaki Kilisenin giriş kapısı üzerinde büyük bir Azize Meryem heykeli olduğunu öğrendim. Bende herkes gibi Bogota manzarasını ve kendi fotoğraflarımı çektim.
Kilisenin sağından dükkanlara ve restoranlara doğru giden kalabalık yolda ben de yürüdüm. Özellikle koko yaprağından yapılan muhtelif ürünlerin serbestçe satıldığı dükkanlar ilginçti. Şapka, çanta, hediyelik eşya, bir tür siyah helva ve kaymak, bizdeki çiğbörek benzeri mısır unundan Espanadas, yuvarlak içli köfte benzeri yağda kızartılan Bunuelos Navideña çarşıda satılıyordu. İlerleyince restoranların olduğu bölüme geliniyor. Bir yanda tavuk ve balık bir yanda domuz etleri kızarıyordu ve bütün kokular birbirine karışmıştı. Burada daha çok karışık tabaklar (Bandeja Mixta-Bandeja Llanera- Bandeja Paisa gibi) servis ediliyordu daha önce gördüklerime ek olarak Pechuga a la Plancha (ızgara tavuk göğsü) , Mojarra (kızarmış balık),Fritanga (Kızartma tavası) , Aquadepanela Queso y Almojabana (Aquadepanela peyniri ve Almojabana ekmeği) gibi yemekler vardı. Çarşının sonu koyu yeşil bir ormanın göründüğü vadiye çıkıyordu.
Karışık yemek kokularından midem bulanmasın diye aynı yoldan hızlıca geri dönüp gruba katıldım fünikiler sırasına girdik ve epey sıra bekledik. Aşağı indikten sonra Peru uçağı akşamüstü 18:15’de olduğu için kalan vakti Bogota’yı son kez gezerek değerlendirdik.
Tekrar şehrin eski bölümü La Candeleria’ya gittik. Kolonyal dönemden kalan tek Arnavut kaldırımı yoldan şehrin içine girdik. Eskiden şehrin en kötü bölgesi iken şimdi zenginler buralardan eski evleri alıp restore edip yerleşiyormuş bir kısmı da Airbnb yapıyormuş. Pencere demirleri pembe, duvarları mavi beyaz boyalı çok şirin evler var. Calle de Santa Librada caddesinden ilerleyip Café de La Peña - Pasteleria Francesa’nın önünden geçip çok ileri de mavi ve yeşil renkli City U gökdelenlerini görüp sol tarafta yer alana Gilberto Alzate Avendaño vakfının önüne geldik.
Gilberto Alzate Avendaño 1910-1960 Kolombiyalı bir avukat, yazar ve politikacı, Kolombiya Muhafazakar Partisi üyesi ve lideriymiş. Fikirleri Nazizm ve İspanyol Falanjizm'inden etkilenmiş ve genel olarak aşırı sağcı görüşleri ile karakterize ediliyormuş. Kolombiya'nın Franco İspanya'sında büyükelçisiymiş. Diktatör Benito Mussolini'nin ideolojisi ve fiziksel görünümüyle özdeşleşmiş. Yukarıdaki fotoğraflarda kim kimdir oyununu size bırakıyorum.
Yola devam edip 11. Cadde’ye döndük burada yerel rehberin önerdiği kahve satan Café Herencia isimli dükkana gidildi. Yolun bitiminde De La Salle Üniversite binası var. Öğle yemeği için serbest zaman verildi.
Bende yöresel bir yemek yemek istediğimden hemen yolun aşağısın da "El Aquelarre " isimli restorana gittim. Muz yaprağına sarılı yerel soslu balık yedim ve Cordilleras Biralarından Mestiza’yı içtim. 71.500 Kolombiya Pezosu ödedim. Yine aynı yollardan geri yürüyüp otobüse bindik.
Havalimanı yolunda son kez Bogota grafitilerini gördük. Birinde şöyle yazıyordu “Si levantas la cabeza te asesinan” yani " Başını kaldırırsan seni öldürürler." Contraloria De Bogota D.C. yani bölge savcılığı, Centro Don Bosco Technical Industrial Institute yani Centro Don Bosco Teknik Endüstri Enstitüsü, Escuela De Impestos Y Aduanas Nacionales yani Ulusal Vergi ve Gümrük Okulunu görüp havalimanına vardık.
Havalimanı cafelerinden birinde Cordilleras Biralarından Mulata’yı da deneyip, Latam Havayolları ile 18:15'de Kolombiya-Bogota El Dorado Havalimanından Peru-Lima Jorge Chávez Uluslararası Havaalanı'na uçtuk. 2 saat 45 dakika sonra Lima Havalimanına indik. Havalimanından doğru kalacağımız otel olan Exe Miraflores Hotele gidip anahtarları alıp istirahate çekildik.
Aşağıdaki kaynaklardan yararlanılmıştır:
Colombia Travel Guide (Lonely Planet) - Kevin Raub,
Colombia Travel Guide The Top 10 Highlights in Colombia (Globetrotter Guide Books) (Marc Cook)
The Rough Guide to Colombia (Travel Guide Book) (Daniel Jacobs, Rough Guides, Stephen Keeling)
Latin Amerika Tarihi - John Charles Chasteen
Latin Amerika'nın Kesik Damarları - Eduardo Galeano
Comments