Seyahatin 10. Günü: 10.07.2012 Pazar Sabah GÖTEBURG - İSVEÇ
Kahvaltı’da Brunost denen kahverengi şekerimsi Norveç Keçi Peyniri vardı. Yine otobüslere binerek Moss şehrinden otoyol ile Halden ve Uddevalla fiyordları üzerinden geçerek öğlen İsveç’in ikinci büyük kenti Göteburg’a vardık.
Şehre GAIS, ÖIS ve IFK Göteborg futbol takımlarının yurtiçi maçlarını oynadığı futbol sahası Gamla Ullevi tarafından girdik. Özellikle IFK Göteborg 1986’da Fenerbahçe'yi 1993’de Beşiktaş’ı şampiyon kulüpler kupasından eleyen; 1995 de Galatasaray'ı şampiyonlar liginde her iki maçta da yenen; ancak 1999 da Fenerbahçe tarafından UEFA kupasından elenen İsveç takımı olduğundan Türk futbol seyircisi tarafından iyi biliniyor.
1859 yılında açılan Stora Teatern - Büyük Tiyatro yönüne dönüp Kungsportsbron ve Fontänbron köprüsünü geçip Göteburg'un kurucu babası İsveç kralı Gustavus Adolphus'un heykelinin dikildiği Gustaf Adolfs Torg’a "Gustaf Adolf meydanı” ‘na vardık.
Meydan, belediye binası , mimar Gunnar Asplund tarafından yapılan belediye ek binası borsa ve Göteburg'un ana liman kanalı ile çevrili. Hemen yakında Göteburg Alman Kilisesi var.
Biz yine dört arkadaş yürüyerek Fontänbron-Çeşme Köprüsünü geçerken ortada Lejontrappan - Aslan Merdivenleri denen iki aslan heykelinin bulunduğu kanala inen merdivenlerin olduğu seyir terasını,
Göteborg'daki en eski ikinci ve ilk kadın heykeli olarak kabul edilen 1883’de Heykeltraş Per Hasselberg tarafından yapılan Såningskvinnan (Ekici kadın) heykelini , Östra Hamngatan caddesi boyunca ilerleyip
Tesla mağazasını, Hop On - Hop Off Boat Tour iskelesini, dilenen Romen çingenelerini, Bältespännarna parkının kenarındaki seyyar kahveciyi, Pazar günü olduğundan içki satmayan dükkanları,
Karl IX'un Binicilik Heykelini, ön yüzünde çok güzel bir kuş figürü bulunan Massimo Dutti binasını,
mavi tramvayları, küçük su kanallarını, alışveriş caddesi Fredsgaten-Barış Sokağını, Brunnsparken-Kuyu Parkını, Grand Hotel Palace’sı, Ordninks Vakt’ları (güvenlik görevlisi), Nosdstan alışveriş merkezini, Drottningtorget-Kraliçe Meydanını, ProfilHotels Opera, Hotel Eggers, Clarion Hotel Post, Radisson Blu Scandinavia Hotel, Gothenburg Merkez Tren İstasyonunu,
Alfons Abergs Kültür Evini, Trädgårdsföreningen- Göteborg Bahçe Derneğinin bulunduğu parkı, parkın içindeki Gül Bahçesi ve cafesini, camla kapalı Palmiye bahçesini gördük ve tekrar Bältespännarna parkına geldik.
Kemer Tokası parkı ismi ne alaka diye düşünüp sonra araştırınca parkın bu ismi girişinde bulunan daha önce Stockholm’de gördüğümüz Demirbaş Şarl’ın heykelini de yapan İsveçli heykeltıraş 1814 doğumlu Johan Peter Molin tarafından yaratılmış romantik milliyetçilik tarzında bronz bir heykelden aldığını öğrendim. Heykel büyük bir kemer ile gövdelerinden birbirine bağlanmış iki erkek arasındaki efsanevi antik düelloyu yani bir bıçakla yaşam ve ölüm mücadelesini anlatıyor. Sebebi, her iki erkeğin de aynı kadını sevmesi ve bundan mutsuz olmaları imiş.
Bu heykel parkın içinde ve Büyük Tiyatronun karşısında ve önünde Ocean Bus yani deniz otobüsü durağı var. Hem karada hem de kanallarda gidebilen bir araç ile size şehri gezdiriyorlar. Fırsat olsaydı denemek isterdim.
Tekrar otobüslere binip Lilla Bommen kıyı bölgesinden geçip konferans merkezini (ruja benzetiliyormuş.),Hotel Barken Viking’i (Otel Gullbergskajen İskelesi'nde 1907'de restore edilmiş bir yelkenli gemide yer almakta), tamamı cam kaplama Vasakronan binasını görüp ve Hisingsbron (Hisingen Köprüsü) üzerinden geçtik ve otoyola çıktık.
Zaman olsaydı Göteburg’da daha nereleri görebilirdik: Haga Kasabası, Röhsska Müzesi, Göteborg Sanat Müzesi, Göteborg Şehir Müzesi, Domkyrkan, Göteborg Opera Binası, Saluhallen, Liseberg Parkı, Universeum, Göteborg Botanik Bahçesi, Slottsskogen, Marstrand Adası
Комментарии