top of page
Ara
Yazarın fotoğrafıÖMER SUHA TOPALAK

POLONYA-KRAKOW İSKANDİNAVYA GEZİSİ-2

Güncelleme tarihi: 5 Kas 2023


Seyahatin 2. Günü: 02.07.2012 Cumartesi POLONYA-KRAKOW

Güne Krakow ile başladık ancak Süleyman abi benim horlamamdan nakavt olmuştu o maalesef iyi başlayamadı. Burası "Değeri En Bilinmeyen Şehir" seçilmiş. Gerçekten gezdikten sonra bende böyle güzel bir şehri şimdiye kadar duymamış olmama şaştım.

Bizi otobüs ile Vistül nehri kıyısına getirdiler. Buradan Wawel Kalesi çok güzel görünüyor. Yürüyerek kalenin çevresini dolaştık. Zaman olmadığından içini gezemedik. Kale yüzyıllar boyunca Polonya krallarının ikametgahı ve Polonya devletinin sembolü olmuş. Şimdi ülkenin önde gelen sanat müzelerinden biri.

Bizim için önemli olan tarafı Viyana Kuşatması sonrası yenilgiye uğrayan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa ve Osmanlı ordusunun geri çekilirken geride bıraktığı birçok Osmanlı çadırını Leh Kralı Sobieski’nin toplatarak buraya getirmesi ve şu an Avrupa'daki en büyük Osmanlı çadır koleksiyonunu içermesi.

Kalenin Vistül nehrine bakan tarafında beş dakikada bir ağzından alev çıkaran Wawel Ejderhasının bir heykeli var. Bu ejderhanın efsanevi Kral Krak tarafından kurulan başkent Krakov'a musallat olduğu, insan yediği, sonunda kükürtle doldurulmuş yem inekleri kullanan kralın oğulları tarafından mağlup edildiği rivayet edilmekte.

Kale çevresindeki satıcılarda hediyelik eşya yanından bizim simit benzeri Obwarzanek satılıyor. Kalenin arka kısmında bir parkta fırtınada yıkılmış yaşlı bir kestane ağacının yanından Zbruch Idol; Slav Tanrısı Sviatovid,’in 9. yüzyıldan kalma aslı müzede olan taştan heykeli var bu Hıristiyanlık öncesi Slav inançlarının birkaç anıtından biri imiş.

Parkın karşısında Dominik Düzeni'ne bağlı bir Roma Katolik Kilisesi olan St. Giles var. Kilisenin önünde Katyn Haçı var. Bu haç buraya Katyn katliamı anısına 1990 yılında dikilmiş. Bilindiği gibi 1940 senesinde Stalin'in emriyle bugün Rusya sınırları içinde kalan Katyn ormanlarında Sovyet gizli polisi NKVD tarafından 8.000 asker, 6.000 polis ve 8.000 aydının da bulunduğu toplam 22 binden fazla Polonya’lı öldürülüp cesetleri ormanın derinliklerinde bırakılmış.


Kilisenin yanındaki Grodzka Caddesinden devam ettiğinizde önce Evangelical-Augsburg Church of St. Martin sonra St. Andrew's Church en sonda Saints Peter and Paul Church’a geliniyor.

Saints Peter and Paul Church önündeki çitlerin üzerinde 12 havarinin kopya heykelleri var. Bilindiği gibi ikisi de Anadolu'lu azizlerdir. Aziz Petrus Antakya'nın kilisesinin kurucusu, Aziz Pavlus ise Tarsus doğumludur.

Karşısında Polonyalı Cizvit, ilahiyatçı Piotr Skarga’nın heykelinin bulunduğu Maria Magdalena Meydanı ve çeşmesi var. Uzaktan Holy Trinity Church ve Franciscan Basilica of St. Francis of Assisi ‘yi gördük.

Polonya’da amber (bizde kehribar) ve ondan yapılan hediyelik eşyalar çok meşhur. Malum Kehribar bir çam türü olan Pinus succinifera ağaçlarının fosilleşmiş reçinesidir.

Şehrin ana meydanı Rynek Glowny ‘ye geldiğinizde sizi ilk karşılayan 11. yüzyıldan kalma, Barok kubbeli, görkemli Romanesk kilise Church of St. Wojciech oluyor.

Bu meydanda tarihi 13. yüzyıla dayanan Rönesans tarzı kemerli çarşı ve şimdi Polonya sanatı müzesi olan The Cloth Hall ve yanında Town Hall Tower var.

Ayrıca Polonyalı şair, oyun yazarı Adam Mickiewicz anıtının hemen karşısında yer alan tuğla gotik Azize Meryem Bazilikası yer alıyor. Kralın bir oğlu kilisenin bir kulesini yaptırmış. Kıskanç olan kardeşi ise solda görülen daha uzun ve görkemli kuleyi yaptırır, ancak hasetliği o kadar fazladır ki kardeşini en sonunda bıçaklayarak öldürür. Her saat başı kilisenin uzun kulesinden trompet çalınır. Moğolların şehre düzenledikleri saldırı sırasında alarmı çalarken boğazından vurulan ünlü bir trompetçi de bu vesileyle anılır.

Daha sonra elektrikli araçlarla Krakow’un diğer bölgelerini görmeye gittik. Yol üzerinde Dr. Józef Dietel heykelini, Planty Park’ı Krakow’un Yahudi mahallesi Kazimierz’i, Yahudi gettosunu ve içindeki Apteka pod Orłem eczanesini gördük. Alman işgali sırasında, bu bina Yahudi gettosundaki tek eczane olarak hizmet vermiş ve Polonyalı eczacı Tadeusz Pankiewicz tarafından işletilmiş. Eczacı burada işini yürütmek için Alman makamlarından izin almış ancak gizlice yeraltı direnişinde de aktifmiş ve gettodaki Yahudilere yardım etmiş. Günümüzde İkinci Dünya Savaşı sırasında ki Yahudi gettosu hakkında bir müze. Daha sonra Museum of Contemporary Art’ı, meşhur 1993 yapımı Schindler’in Listesi filminine konu olan Oskar Schindler'ın Emaye Fabrikası’nı, fabrikanın duvarlarında kurtulmuş olan Yahudilerin bir kısmının fotoğraflarını, Getto’nun bugüne kadar kalabilmiş eski duvarlarını ve eski binalarını, astronomi bilgini Nikolas Kopernik’in okuduğu 1364'ten beri faaliyet gösteren Jagielloń Üniversitesi’ni ve üniversitenin kilisesi St. Anne’i dışarıdan gördük.

Tekrar ana meydana geldik. Ben hemen Azize Meryem Bazilikası’nın içini görmeye gittim. Kilisenin hemen yanındaki St. Mary's meydanında Zak isimli eski zamandan bir öğrencinin umursamaz bakışlı bir heykeli var. Ayrıca The Cloth Hall yani kapalıçarşıyı gezdim. Çarşının yanında çok güzel koşumlarla süslü harika atların bağlandığı harika faytonlar vardı müşteri için arka arkaya sıraya dizilmişlerdi. Sürücüler, çok güzel giyinmiş hanımlardı. Rehber buranın sıcak çikolatasının meşhur olduğunu söylememişti. Ben de Pijalnia Czekolady isimli dükkan gittim. Harika bir sıcak çikolata içtim.

Sonra yine grupla beraber Florianska Caddesinden yürüyerek şehrin eski kapılarından biri olan St. Florian's Gate’e geldik. Kapıdan çıkınca Kraków Barbican denen eskiden şehir surlarına bağlı, günümüzde ise içinde bir Tarih Müzesi barındıran 1490'lardan kalma savunma kapısına geldik. Oradan Jan Matejko isimli Polonyalı bir ressamın heykeli yanından geçip ortasında Polonyalı-Litvanyalı mimar ve heykeltıraş Antoni Wiwulski (1877-1919)’nin Grunwald Savaşı'nı anan, boyutu ve anlamı ile etkileyici güzel bir anıtının bulunduğu Jan Matejko meydanına gittik. Grunwald Savaşı'ı Polonya tarihinde önemli yer tutan bir savaş. 1410 senesinde Polonya- Litvanya ordusu ile Germen Töton şövalyeleri arasında yapılmış. Lehlerin ve Litvanların kazandığı bu savaş sonrası, birleşik ordular Tötonların Malbork kalesini kuşatmış, ancak alamamışlar.


Sonra otobüsümüze binip Varşova’ya doğru yola çıktık Kielce şehri üzerinden akşamına Novotel Varşova’ya vardık. Otelin hemen yakındaki marketten rehberin önerdiği Cider isimli gazlı elma şarabından ve paketli peynir çeşitlerinden aldım. Kuzeye çıktıkça fiyatlar yükseldiğinden buradan bir şeyler almayı yeğledim.


Zaman olsaydı Krakow’da daha nereleri görebilirdik: Auschwitz-Birkenau, Wieliczka Tuz Madeni, Polonya Havacılık Müzesi, Vitray Atölyesi ve Müzesi




7 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentários


bottom of page