Seyahatin 5. Günü: 05.07.2012 Salı öğleden sonra LETONYA-RİGA
Panevėžys yolu ile öğleden sonra Daugava Nehri üzerinden geçip uzaktan Riga Radyo ve Televizyon Kulesini görüp Letonya Riga’ya Radisson Blu Latvija Oteline vardık. Eşyalarımızı odalara bırakıp hemen şehri dolaşmaya çıktık. Baltık Almanı bir mareşal ve Rus İmparatorluğu Savaş Bakanı Michael Andreas Barclay de Tolly heykelinden sonra Riga Nativity of Christ Orthodox Cathedral (İsa'nın Doğuşu Katedrali)’i ve Latvia Ulusal Tarih Müzesini dıştan gördük.
Sonra Özgürlük Meydanına ve Özgürlük heykeline geldik. (1918-1920) sırasında öldürülen askerleri onurlandırmak için ve Letonya'nın bağımsızlığının önemli bir sembolü olarak kabul edilen anıt 1935'te açılmış. 41m. yüksekliğinde granit, traverten ve bakırdan yapılmış. En üst kısmı Milda isminde bir kadın heykelinin ülkenin üç bölgesini temsilen elinde tuttuğu üç adet yıldızdan oluşuyor. Hemen yanında Bastejkalna Parkı var. Yüzlerce kilit asılı küçük bir köprüden geçtik. Rehberin söylediğine göre buraya Aşıklar Tepesi deniyormuş. Çiftler kilitler ile bağlılıklarını perçinliyormuş.
Radisson Hotel Old Town Riga’nın bulunduğu alana bakan bir evin duvarına Letonya Belediye Armalarını çizmişler. Hemen yanında Barut (Powder) Kulesi var. Şehrin savunma sisteminin bir parçası olup 1650 yılında inşa edilmiş ve Letonya Savaş Müzesi yapısına eklendiğinde 1937-1940 yılları arasında yenilenmiş. Rehber,” Burada çevrede bir kedi görüyor musunuz? “ diye sordu. Biz de “Yok” dedik. Ancak yakındaki adı Kedi Evi olan bir evin kule biçimli iki çatısında kemerli sırtları ve yükseltilmiş kuyrukları olan iki kedi heykelini gösterdi. Ev sahibi üyelerine karşı kin beslediği için kedilerin kuyruklarını yakındaki Büyük Lonca'ya dönük olarak yerleştirmiş. Şehir surlarının, Ramer kulesinin ve 18. yüzyılda şehir surlarının dibine inşa edilmiş Yakup’un kışlası isimli kırmızı çatılı bina sırasının yanından geçip 1698 tarihli kilit taşında aslan figürünün olduğu İsveç Kapısı’na geldik. Bu yapıyla ilgili efsanelerden biri, kapının adının kökenini şöyle anlatıyor: 1621-1700 senelerin de İsveç işgalinde Letonya’lı genç kızlara İsveç’li askerlerle çıkmalarının yasak olduğu söylenir, ancak bir kızla İsveçli bir asker arasında romantik bir ilişki gelişir. Buna kızan şehrin yerlileri, kızı bu yasak ilişkiye girdiği için bir duvarın içine gömerler. O zamandan beri, onun "Onu hala seviyorum..!” çığlıklarının ancak sevgisi saf ve koşulsuz olanlar tarafından duyulabileceği söylentisi devam ediyormuş. Ayrıca rehberin anlattığına göre kapının üstünde cellat oturuyormuş. Birileri asılacağı zaman penceresine çiçek koyarmış. İçerde, sağınıza ve solunuza doğru, surlar boyunca uzanan sokağın adı “Gürültü Sokağı”. Bunun nedeni, bir zamanlar burada oturan insanların görevinin şehre dışardan gelebilecek bir tehlikeyi gürültü yaparak şehir halkına haber verecek olması. Sokağın bir diğer özelliği, tabanındaki irili ufaklı taşlar. Bu taşlar, şehre gelmek isteyenlerin o zamanlar beraberlerinde getirmek zorunda olduğu taşlarmış. Şehre girebilmek için böyle bir şart varmış ve herkes cebine birkaç taş koyup gelirmiş. Kent yollarını yapmak için geliştirilmiş orijinal bir yöntem. Kapıyı arkamıza alıp hemen sağımızdan dar Gürültü sokağından yerdeki irili ufaklı taşlara basarak Letonya Parlamento’sunun önüne çıktık.
St. James Roma Katolik Katedrali ile karşılıklı olan Parlamentonun yan duvarında Rihards Maurs'ın Lāčplēsis (Ayı avcısı) heykeli var.
Önünden geçip sola döndüğünüzde Saint Mary Magdalene Kilisesi karşısında 1225 tarihli Aziz James Roma Katolik Katedrali kapısına geliyorsunuz.
Yürümeye devam ettiğinizde karşınıza Üç Kardeş Evleri geliyor. Şimdi Letonya Mimarlık Müzesi'ne ev sahipliği yapan bu evler Riga'daki en eski ortaçağ konut evleri. Yolun devamı köşesinde bir kız heykeli olan bir binanın sokağına çıkıyor. Sağda uzaktan Hüzünlü Meryem Ana Kilisesi görünüyor. Solda ise Katedral meydanı var.
Meydanda sırasıyla Riga Sanat Müzesi-Riga Bourse, Riga'nın ilk Eklektizm tarzı binası Riga Borsa Evi, Letonya Radyosu, Riga Katedrali ki, Baltık ülkelerinde en büyük ortaçağ kilisesi olarak kabul ediliyor. Kulesinin tepesinde horoz şekilli bir rüzgar gülü bulunuyor. Sovyet işgali sırasında, din hizmetleri 1959-1989 yılları arasında yasaklanan katedral, konser salonu olarak kullanılmış. Riga Navigasyon Tarihi Müzesi de katedralin bünyesinde yer almakta. Letonya mimarisini araştırınca karşımıza şu akımlar çıkıyor: Gotik, Barok, Rönesans, Art-Nouveau, Neoklasik, Sovyet modernizmi. Binalara bakınca hepsinde ayrı bir akımı yakalıyorsun.
Buranın meşhur içkisi Latvia Balsam Mağazasına uğradık. Ara sokaktan Riga Konser Salonu Binası görülüyor. El yapımı oyuncak mağazaları ve ”Buranın bir isme ihtiyacı yok” isimli restoran, Siyah Kedi isimli hediyelik eşya dukkanı ve restoranların olduğu bir meydandan geçerek nihayet Riga Belediye binası ve meydanına geldik.
Meydanın ortasındaki heykel 1896 yılında erken Rönesans tarzında mimar Wilhelm Neumann tarafından tasarlanan 6,3 metre yüksekliğinde Kutsal Roma İmparatoru Charlemagne'nin yeğeni ve bir Frank askeri lideri olan Roland anısına yapılmış. 778'de Roncevaux Savaşında ölen halk kahramanının heykeli, aynı zamanda bir Hansa şehri olan Riga'nın imtiyazlı bir şehir olduğunun simgesiymiş. Ayrıca Roland'ın kılıcı şehirdeki birçok mesafe ölçümünün başlangıç noktası imiş. Ancak II. Dünya Savaşı sırasında heykelin tamamı yıkılmış ve günümüzde heykelin replikası dikilmiş kalan parçalar Aziz Petrus Kilisesinde imiş.
Heykelin arkasında Kara Kafalılar Esnaf Loncası var. Lonca adını koruyucusu siyah derili bir Magribi olarak bilinen Aziz Maurice’ten almış. Bir söylentiye göre de tüccarların siyah saçlı olmasından bu adı almış. Yaklaşık 700 yıldır var olan Kara Kafalılar Evi, efsanevi Kara Kafa Kardeşliği ve Riga şehrinin eşsiz tarihine ev sahipliği yapan en görkemli yapılardan. Bir ortaçağ loncası olan Kara Kafa Kardeşliği; genç, bekar tüccarlar ve yabancılardan oluşmuş. 1399 civarında ortaya çıkan kardeşlik, yalnızca Estonya ve Letonya’da aktif olmuş. Kardeşliğin görevleri arasında, her yıl Tallinn’in Noel Ağacı’nı Belediye Binası Meydanı’na koymak gibi görevler bulunmakta. Kara Kafalılar Evi, 1500’lerin başında kardeşliğin mülkü satın almasından sonra restore edilmiş. Mülk alınır alınmaz kardeşlik, eve yeni bir salon inşa ettirmiş ve 1597’de oymalı süslemelerin yaygınlaşması ile Hollanda Rönesans cephesi de eve eklenmiş. Ev, günümüzde sıklıkla konserler ve diğer gala etkinlikleri için kullanılmakta. Kara Kafalılar Evi’ni ziyaret etmek; lüks salonlarını, tarihi odalarını ve mahzenlerini görmek adeta Orta Çağ döneminde bir yolculuk deneyimi sunmakta. Binanın çatısında ise astronomik bir saat bulunuyor.
Bu binanın hemen yanında Letonya İşgal Müzesi, müzenin Daugava Nehri’ne bakan tarafında ise Letonyalı Tüfekçiler Anıtı var. II. Dünya Savaşı'nda Sovyet Ordusunda savaşan askerleri anmak için inşa edilmiş bir anıtmış.
Arkadaşlarla Daugava nehri üzerindeki Taş Köprüde bir müddet yürüyüp Riga’yı seyrettik. Sonra şehrin içine geri dönüp Aziz Petrus’a adanmış bir Lutheran kilisesi olan 1209 tarihli Gotik St. Peter's Church’u, arkasındaki Bremen Mızıkacıları heykelini ki, 12. yüzyılda ticaret için Bremen’den Riga’ya gelen tüccar ve denizciler tarafından kardeş şehir olarak görüldüğü için hediye edilmiş. St. John's Church’u, iki adet sur kapısını ve sur duvarlarını, Kedi Evini, Konser Salonunun arka kısmını, şehrin simgelerinden Laima Saatini gördük.
Adı Letonya'nın en büyük ve saatin sponsoru olan Laima şekerleme ve çikolata şirketinden geliyor. Başlangıçta insanlar işe giderken zamanı tayin etmek için inşa edilmiş ki geç kalmasınlar. Letonya Ulusal Operası yanındaki Pilsetas deresinin kenarında ki başka bir anıt George Armitstead eşi Cecilia Pichlau ve köpeği ile beraber dereye bakıyor. George Armitstead şehir tarihinin en başarılı ve verimli belediye başkanlarından biriymiş.
Derenin karşısında Bölge İdare Mahkemesi önünde Nebaidies (Korkma) Anıtı var. Anıttaki kişi Gunārs Astra, 1961'de Sovyetler Birliği tarafından tutuklanan ve 15 yıl hapis cezasına çarptırılan Letonyalı bir insan hakları aktivisti ve Sovyet karşıtı muhalif.
En son otelimize varıp 26.kattaki meşhur Skyline bara çıkıp Riga’yı bir de yukarıdan seyrettik.
Zaman olsaydı Riga’da daha nereleri görebilirdik: Şehirdeki 78 adet müze, Art-Nouveau bina örnekleri için Albert Caddesi, Riga Tarihi Müzesi, Letonya Doğa Tarihi Müzesi, Riga Kalesi, Riga Motor Müzesi, Etnografya Açık Hava Müzesi, KGB Müzesi, Riga Bourse Sanat Müzesi, Art Nouveau Müzesi…
Comments