top of page
Ara
Yazarın fotoğrafıÖMER SUHA TOPALAK

İSVEÇ-STOCKHOLM İSKANDİNAVYA GEZİSİ -8

Güncelleme tarihi: 5 Kas 2023


Seyahatin 8. Günü: 08.07.2012 Cuma İSVEÇ-STOCKHOLM

Sabah İsveç fiyortlarında gezinirken uyandım. Ancak iki gündür benle kalan İsmail abi yine benim horlamamdan nakavt olmuştu sonraki iki günü hasta olarak geçirdi. Bende Covit oldun diyerek onu iyice kızdırdım. Bende klimayı kapatamadım üşütmüşüm hapşırıyorum. Stockholm’ün açık denizden uzaklığı Google maps’den yaptığım ölçüme göre yaklaşık 100 Km. Koca gemi bu adacık kalabalığı arasından oldukça yavaş bir şekilde ilerliyor. Uzaktan Vaxholm şehrini su kulesinden tanımladım. Fiyortlar arası yolcu taşıyan küçük gemilerin isimleri hoşuma gitti. Sjögull (akvaryum balığı), Varmdö (sıcaktan ölmek), Sjöbris (deniz esintisi). Fiyortların arasında deniz maalesef koyu gri. Oksijen azlığından, donmasından, genel olarak sığ olmasından, tuzun az olmasından kaynaklı diyerek açıklanıyor. Akdeniz gibi mavi olsaydı tadından yenmezdi.

Limana yaklaşırken solda uzaktan Sofia Kilisesi (Adını İsveç kraliçesi Nassau'lu Sophia'dan alıyor), ve Catherine Kilisesi, (Kilisenin adı, kralın annesi, John Casimir'in karısı, Prenses Catherine’den geliyor) bulunduğu Katarina-Sofia semti gözüküyor. Ayrıca kıyıda TUI Cruise şirketine ait Mein Schiff 6 isimli 5 yaşında sanırım 15 katlı lüks yolcu gemisi duruyor. Sağda yine uzaktan Campus Manilla isimli ilkokul ve ortaokul, Waldemarsuddes oljekvarn un fabrikası ve değirmeni, Prins Eugens Waldemarsudde Sanat müzesi, İtalyan Konsolosluğu, Lill-Skansen teatern isimli gençleri ve yaşlıları eğlenceli "Piknik Tiyatrosu"nun bir parçası olmaya davet eden Skansen Vakfına ait bir arazi üzerinde bulunan Hallestad Çan Kulesi (18. yüzyıla kadar çoğu İsveç kilisesinin ayrı çan kuleleri varmış. Bu süreden sonra, hükümetin kereste tasarrufu yapma ihtiyacını karşılamak için kiliselerin üzerine kuleler inşa edilmiş. Kule İsveç’in Östergötland ilinden geliyor ve 40,5 metre yüksekliğiyle İsveç'in en yükseklerinden biri. 1732-33 yıllarında inşa edilmiş.), Skansen Açıkhava Müzesi, Bredablick (Geniş Görüş) Kulesi, Denizcilik İdaresi Binaları, Yelkencilik Kulübü, Gröna Lund Lunaparkı, Stockholms Reparationsvarv tersanesi var. Şehre diklemesine yanaşmış Princess Cruise şirketine ait Island Princess gemisi duruyor.

Gemimiz Stadsgården Yolcu Gemisi Terminaline yanaştı orada otobüslerimize geçtik. Otobüsten uzaktan Mariaberget bölgesini, Riddarholmen Kilisesini, (1200’lü yılların sonlarında inşası tamamlanan Kilise, kentin Orta Çağ’dan günümüze ulaşabilen tek dini yapısı olması nedeniyle epey kıymetli sayılıyormuş),

Stockholm Temyiz Mahkemesi, İsveç Devlet Arşivleri, Norstedts kitap yayıncılığı şirketi, İsveç Parlamento binası, Stockholm Belediye Binası ve Kulesini gördük. Stockholm Belediye Binasını yakından görmek için otobüsten indik.

Sahilden yürürken tanıtım tabelasından benimle yaşıt “Daga” isimli eski bir tekne olduğunu gördüm. Belediye binası Ulusal Romantik tarzın bir örneği, yapıyı Mimar Ragnar Östberg, Art Nouveau anlayışına bağlı kalarak tasarlamış. İnşaat 1911'den 1923'e kadar on iki yıl sürmüş. Manastır ve kiliselerin yapımında geleneksel kullanımlarından dolayı keşiş tuğlası olarak adlandırılan koyu kırmızı tuğlalardan yaklaşık sekiz milyon adet kullanılmış. Kent yönetimi, toplantılarını Rådssalen’de (Konsey Odası) gerçekleştirirken Nobel ödül töreni için önce Bla Hallen’de (Mavi Salon ancak kendisi kırmızı) yemek yenmekte, sonrasında ise 18 milyonun üzerinde mozaikle süslenmiş Gyllene Salen’de (Altın Salon) resmi balo gerçekleştirilmekteymiş. Yapının 106 metre uzunluğundaki 365 basamaklı kulesi, İsveç'in eski bir sembolü olan üç taç ile süslenmiş. Belediye binası ile Mälaren Gölü arasında yer alan bahçesi de sözünü etmeye değecek bir yer. İsveçli heykeltraş Carl Eldh'in üç sanatı temsil eden çalışması, (Yazarlar için August Strindberg , Şairler için Gustaf Fröding ve Ressamlar için Ernst Josephson) ve yine Eldh'in yaptığı bronz heykeller var. ("Sången" "Şarkı" ve "Dansen" "Dans"). Heykellerin çıplaklığı başlangıçta şiddetli protestolara neden olmuş. Bahçede ayrıca Engelbrekt Engelbrektsson (1390-1436) İsveçli bir asilzade, isyancı lider ve Alman kökenli devlet adamının sütun üzerinde bir heykeli var. İsveçli heykeltıraş Carl Gustaf Qvarnström tarafından yapılan bronz heykel 1865 yılında açılmış. Ayrıca kulelin alt kısmında açıkta Stockholm şehrinin kurucusu Birger Jarls ‘ın altın rengi anıtsal mezarı bulunmakta.

Tekrar otobüse binip Gamla Stan denen İsveç’in ilk kurulduğu adaya doğru yola çıktık. Yolda otobüsten Gustav Adolfs meydanını (Meydan Kraliyet Operası, Dışişleri ve Savunma Bakanlığı’na ev sahipliği yapıyor. Ortasında Fransa doğumlu İsveçli heykeltıraş Pierre Huber L’Archeveque’nin (1721-1778) 1796'da dikilmiş olan Kral II. Gustav Adolf heykeli var. Meydanın güneyinde Helgeandsholmen adasındaki Riksdag yani Parlamento Binası ve Gamla Stan’daki Kraliyet Sarayı bulunmakta.)

Grand otelini, Radisson Collection Strand Hotelini, Esplanade ve Diplomat otellerini, Djurgårdsbron demir köprüsünü (Carl Fraenell tarafından tasarlanan ve Stockholm Dünya Fuarı 1897 için inşa edilmiş) geçip Vasa Müzesi,(1628 yılında gerçekleştirdiği ilk seferinde batan, iyi korunmuş savaş gemisi Vasa'ya dair müze) Nordiska Müzesi, (Toplumun her türlü katmanıyla ilgili etnografik ve tarihi malzeme barındırıyor. Aynı zamanda dünyanın en önemli halkbilimi müzesi) Viking Müzesi, (İsveç'teki Viking mirasını konu edinen tarihi müze. Vikinglerin nasıl yaşadıklarını, ne yediklerini Viking kılıç ve türlerine odaklanıyor) Villa Lusthusporten’i (19. yüzyıldan kalma bir tüccar evi. Bina şimdi ulusal bir anıt) Blå porten’i (Mavi Krallık Kapısı, şehir merkezinde çok güzel bir park. İyi yemek için birde garsonun teleskopik bir çubuk üzerinde büyük bir yırtıcı kuşla martıları kovaladığını seyretmek için.) şehrin en pahalı marinası ve girişindeki Restaurant Strandvägen 56’yı, Östermalm semtini, Karlaplan parkına çıkan ağaçlıklı yolu, yolun sağında Lüteriyen Oscar Kilisesini, yine sokak arasında Hedvig Eleonora Kilisesini, İsveç Kraliyet Drama Tiyatrosunu uzaktan görüp Strandvägen caddesi boyunca ilerleyip Hamngatan caddesine dönüp Hallwyl Müzesi ve Stockholm sendromu adı verilen 1973 Norrmalmstorg soygunu ile ünlü Norrmalmstorg meydanındaki Brasserie vau de ville isimli restoran önünden Kungsträdgården (Kral Parkı) parkı yönüne dönüp Strömbron köprüsü üzerinden yine İsveç Kraliyet Operasını, Parlamento Binasını ve Stockholm Orta Çağ Müzesi (Medeltidmuseet) önündeki Solsångaren heykelini (Güneş Şarkıcısı, Carl Milles'in yaptığı bronz bir heykel.) ve nihayet Kraliyet Sarayının yanına gelip otobüsten indik.

Sarayın ana kapısından girdik. Stockholm Kraliyet Sarayı 600 odası ile İsveç hükümdarının resmi ikametgâhı ve ana kraliyet sarayıdır (Kraliyet ailesinin özel ikametgâhı Drottningholm Sarayı'dır). Bugünkü hükümdarın (Kral XVI. Carl Gustaf), İsveç Kraliyet Ailesi'nin diğer üyelerinin ve İsveç Kraliyet Divanı'nın makamları burada bulunmaktadır. Bu alandaki ilk bina Mälaren Gölü'nü korumak amacıyla 13. yüzyılda Birger Jarl tarafından inşa edilen ve bir iç kulesi olan bir kaleydi. Kule daha sonra adını iç kulelerin külahlarından alan Tre Kronor ("Üç Taç") isimli bir saraya dönüştü. Dış batı avlunun etrafındaki yarım daire şeklindeki kanatlar 1734 yılında, saray kilisesi 1740'larda ve dış bölüm 1754 yılında bitirildi. Güneybatı, güneydoğu ve kuzeydoğu kanatları bitirilince kraliyet ailesi saraya taşındı. Kuzeybatı kanadı 1760 yılında bitirildi. Kuzeyde, Lejonbacken ("Aslan Yokuşu") 1824-1830 yılları arasında tekrar inşa edildi.

Yokuşun ismi burada bulunan ve Medici aslanları'ın dan esinlenilerek yapılmış heykellerden gelmektedir. Saray, İsveç Silahlı Kuvvetleri mensuplarından oluşan kraliyet muhafızları Högvakten tarafından korunmaktadır. Muhafızların geçmişi 16. yüzyıl başlarına dayanmaktadır.

İç avluya girip Dış Avlu (Geçit Meydanı)’na çıktık. Burada sembolik top arabaları ve toplar vardı. Avludan çıkınca Kale tepesi denen yerde bir Dikilitaş (Obelisk) var ve İsveç başkentinin en merkezi noktası olarak kabul ediliyormuş. 1800'de açılışı yapılmış ve Rus-İsveç Savaşı sırasında Stockholm vatandaşlarının yaptıklarını anısına imiş. Ancak eskisi çok yıprandığı ve tehlike yarattığı için 2020 baharında ocaktan çıkarılan yeni bir taş kullanılarak yeniden inşa edilmiş.

Rehber bizi Västerlånggatan Caddesine götürüp serbest bıraktı bizde Müjgan Hanım’la geri dönüp Storkyrkan (Büyük Kilise) unvanına sahip Gotik tuğla katedrali gezdik. Giriş 7 Euro İdi. Stockholm Katedrali ve Sankt Nikolai Kyrka (Aziz Nicholas Kilisesi) olarak da adlandırılıyormuş, Stockholm'deki en eski kilise. Birçok kez tarihi olaylara sahne olmuş ve yüzyıllar boyunca taç giyme kilisesi olarak kullanılmış. Veliaht Prenses Viktoria ve Daniel Westling arasındaki düğün 2010 yılında bu kilisede gerçekleşmiş. Storkyrkan'ın ana sunağı, Abanoz ve gümüşten yapılmış. Sunağın solunda Aziz George ve Ejderha efsanesini betimleyen en etkileyici ortaçağ sanat eseri bir heykel duruyor. Kilisenin minberi, ana koridorun solundaki bir sütuna bağlanmış. 1698 ve 1702 yılları arasında Burchard Precht tarafından tasarlanmış ve inşa edilmiş. Yaldızlı ahşaptan yapılmış ve pervaz ve kabartmalarla süslenmiş. Minberi geçince solda ve sağda iki kraliyet sırası var. Alt kısım, süslü ahşap bir bariyerle kapatılmış bir oturma alanı, üst kısmı, taklit bir perde ve melek heykeller tarafından taşınan büyük boy bir kraliyet tacı şeklinde yaldızlı bir ahşap gölgelik. Kraliyet ailesi için tasarlanan kraliyet sıraları, Genç Nicodemus Tessin tarafından tasarlanmış ve Burchard Precht

tarafından inşa edilmiş. 19. yüzyılda bu uygulama kaldırılıncaya kadar, kilise içindeki gömüler prestijli kabul edildi ve kilisenin mezarlarla dolmasına neden oldu. Kilisede hâlâ çok sayıda süslü mezar ve diğer mezar anıtları bulunmaktadır. Bunlar arasında Jesper Mattson Cruus af Edeby ailesinin mezarları ve Johan Adler Salvius'un mezarı en ayrıntılı olanlar arasındadır. Ayrıca duvarlara iliştirilmiş çok sayıda anıt plaket var. Katedralden çıkınca açık avluda kalabalık toplanmıştı. Sonradan anladık ki Kraliyet Bandosu gösteri yapacakmış. Bizde Müjgan hanımla gösteriyi beklerken günlük güneşlik olan hava birden karardı ve yağmur başladı. Bizde iç avluya doğru kaçıp bir köşeden gösteriyi izlemeye başladık. Zavallı bando ve kraliyet muhafızları aşırı yağan yağmurdan sırılsıklam oldular ama duruşlarını bozmadılar. İnsanlar yaz günü böyle ani sağanağı beklemediklerinden çoluk çocuk sırılsıklam oldular. Bir memur bizi oradan çekilmemiz için uyarınca dışarısı da yağmur olunca bizde gördüğümüz merdivenlerden çıkıp otobüse gidip şemsiye alalım dedik. Ancak çıktığımız merdiven meğerse Kraliyet sarayının müzesinin çıkışıymış. Bizde herkesin tersine hızlıca müzeyi gezmiş olduk. Giriş bedeli adam başı 160 SEK yani 272 TL olunca istesek de giremeyecektik ancak Allah’ın sevgili kullarıymışız görmek nasip oldu. Bu arada Müjgan Hanımın çektiği fotoğraflar olmasa birisi bilet soracak korkusu yüzünden içerideki hiçbir şeyi hatırlamayacaktım. Dışarı çıktığımızda da yağmur durmuştu.

Yürüyerek sarayın önündeki deniz kıyısından İsveç’i seyrettik. Sarayın karşısında, Nationalmuseum (Ulusal Güzel Sanatlar Müzesi) var, 1866'da tamamlanmış, yaklaşık 700.000'den fazla eserle İsveç'in en büyük sanat koleksiyonuna ev sahipliği

yapıyormuş, Rembrandt, Renoir, Goya, Rubens, Degas ve Gauguin gibi büyük ustaların ve İsveçli ustalar Anders Zorn ve Carl Larsson'un eserlerini içeriyormuş. 500 yıllık bir duvar halısı ve Georg Haupt gibi usta mobilya üreticilerinin örnekleri yer alıyormuş. Karşıda ayrıca Skeppsholmen Kilisesi var. (1842'de Kral XIV. Charles tarafından Mimar Fredrik Blom’a Roma’daki Pantheon’dan esinlenerek neoklasik oktahedral bir tapınak olarak yaptırılmış. Mayıs 2009'dan beri bina adını İsveçli orkestra ve koro şefi Eric Ericson'dan (1918–2013) alan Eric Ericsonhallen adlı bir konser salonu olmuş. Karşı kıyıda ayrıca çok güzel beyaz bir yelkenli duruyor. Af Chapman, eski adıyla Dunboyle (1888–1915) ve GD Kennedy (-1923), İsveç'in Stockholm kentindeki Skeppsholmen adacığının batı kıyısında demirlemiş tam donanımlı bir çelik gemi ve şu anda bir gençlik yurdu olarak hizmet veriyor. Bulunduğumuz kıyıda arkamızda sarayın yanındaki meydanda Obeliks’in önünde yola yakın Charles XIV John's anıtı var. (Charles XIV John 1818'den 1844'teki ölümüne kadar İsveç ve Norveç Kralıydı. Saltanatından önce Fransa Mareşali idi . Napolyon Savaşları ve birkaç savaşa katıldı. Modern Norveç kral listelerinde ona Charles III John ( Norveççe : Karl III Johan ) denir. Bernadotte hanedanının ilk hükümdarıydı.) Hemen kıyıda ise ayrıca Kral III.Gustav’ın bir heykeli var. Johan Tobias Sergel, III.Gustav’ı İsveç Sahil Donanması üniforması

giymiş olarak Apollo heykeline benzetmiş. Yürüyerek Strömbron (Güç) köprüsünden geçip uzaktan St. Jacobs Kilisesini, Charles XII Meydanı ve Heykelini (Osmanlı’ya sığındığı için Türkçe kaynaklardaki lakabıyla Demirbaş Şarl heykelinin çevresinde demir halkalarla birbirine bağlanan dört havan var. Havanlar, Andreas Herold tarafından 1678'de Dresden'de dökülmüş. Bunlar, Polonya Kralı August'a karşı Büyük İskandinav Savaşı sırasında Narva'nın fethi sırasında ele geçirilmiş. Aşağıdaki cümle ise daha sonra her parçaya işlenmiş: “Tanrı'nın yardımıyla K. Carl XII, 11 Aralık 1701'de Narva kalesini aldı”.) ve yine İsveç Kraliyet Operasının önünden Norrbro (Kuzey) Taş Köprüsü üzerinden Kraliyet sarayı yönüne döndük. Taş köprünün başında iki yanda Norrbrolejonen denen bronzdan yapılmış iki aslan heykeli var. Heykeller, orijinalleri Roma’daki Vatikan Müzeleri'nde bulunan iki Mısır aslanının kopyaları. Stockholm Orta Çağ Müzesi (Medeltidmuseet) üstünden geçip Kraliyet sarayının önünde bekleyen otobüslerimize bindik. Yolda akşam yemeğimizi Karlstad şehrinin otoyol kenarında bir alışveriş merkezinde yedik. Yemek bölümünde çalışan çok Türk vardı. 120 Euro’ya sınırsız yemek ve içecek sundular, tıka basa karnımızı doyurduk. Sonra İsveç ormanları içerisinden ve yüzlerce gölün kenarından geçerek çok güzel doğal manzaraları eşliğinde Norveç’in başkenti Oslo’ya vardık. Oslo’nun Fornebu kasabasındaki Quality Hotel Expo isimli otelimize yerleştik.



Zaman olsaydı Stockholm’da daha nereleri görebilirdik: Stortorget Meydanı, Skansen Açık Hava Müzesi, Fotografiska, Moderna Museet, Gröna Lund (Lunapark), Nobel Müzesi, ABBA Museum, National Museum, Östermalms Saluhall(1880'den kalma yemek pazarı), Stockholm Halk Kütüphanesi, SkyView, Riddarholmen Kilisesi, Metro İstasyonları, Alman Kilisesi (Saint Gertrude Church), Van Der Nootska Sarayı (Van Der Nootksa Palatset), Wrangel Sarayı (Wrangel Palace), Waldemarsudde Sarayı (Prins Eugens Waldemarsudde), Ulriksdal Sarayı (Ulriksdal Palace), Rosendal Sarayı (Rosendals Slott), Karlberg Sarayı (Karlbergs Slott), Drottningholm Sarayı (Drottningholm Palace), Vasa Müzesi (Vasamuseet), Birka Viking Müzesi (Birka Vikingastaden), Stockholm Orta Çağ Müzesi (Medeltidmuseet), İsveç Ordusu Müzesi (Swedish: Armémuseum), Stockholm Şehir Müzesi (Stockholm City Museum), Ulusal Tarih Müzesi (Historiska Muséet),Nordiska Müzesi, Södermalm, Norrmalm’deki alışveriş yerleri, Österlånggatan Caddesi, Skansen Akvaryumu, Katarina Asansörü (şehir manzarasını seyredebileceğiniz bir diğer yer),Posta Müzesi, SoFo bölgesi.



5 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page