Sevgili okuyucular merhaba, bu yazma serüveni Türk Tarihi araştırmacısı ve yazarlarından devre arkadaşım sevgili Dr.Burhanettin Şenli’nin teşviki ile başladı. Kendisinin de katıldığı kendi aramızda yaptığımız kültürel zoom toplantılarından birinde yapmış olduğum sunumu yazmamı rica etti. Ben bu sunumda yapmış olduğum bir dalış gezisini dia fotoğraflarla anlatmıştım. Şimdi de bunu yazıya dökmeye çalışacağım.
Sipadan şu an Malezya’ya bağlı bir okyanus mercan adasıdır. Sönmüş olan bir okyanus volkanının tam tepesinde yer almaktadır. Kendi resifinden yaklaşık 50 metre açıldığınızda okyanus derinliği ortalama 900 metreleri bulmaktadır. Adanın çevresini yarım saatlik bir yürüyüşle gezmek mümkün. Ortasında yağmur ormanı , muhtelif kuş türleri ve yaklaşık boyu iki metrelik kertenkeleler var. Denizinde yine yaklaşık 3.200 balık türü yaşıyor. Deniz suyu sıcaklığı yazın 30 kışın 20 derece.
Sipadan 2000’li yıllarda Malezya ve Endonezya arasında çıkan toprak ve turizm geliri anlaşmazlığı nedeniyle tartışma konusuydu ancak Birleşmiş Milletler adayı yerleşime kapatarak çözüm buldu. 2004 senesinde de uluslararası mahkemeler adayı Malezya’ya ; Malezya hükümeti de Unesco Dünya Mirasına bıraktı. Bu nedenle şu an adada yerleşim yok ve sadece günde 100 dalıcı gidip 08:00 – 15:00 arası dalabiliyor. Ben, eşim ve dalış grubu arkadaşlarımızla şanslı insanlar olarak 2001 senesi Eylül ayında bu adaya giderek kalma şansını bir daha olmamak üzere yakaladık.
Adaya gidişimiz şu şekilde oldu. Önce İstanbul’dan Malezya’nın Sabah eyaletinde ki Kota Kinabalu havalimanına yaklaşık 15 saat uçtuk. Oradan ülkenin güneyindeki Tawau şehrine 1 saat daha uçtuk. Tawau’dan Semporna şehrine 1.5 saat otobüs ile gittik. Semporna’dan Sipadan adasına ise 1 saat sürat teknesi ile ulaştık. Seyahati harita üzerinde göstermeye çalıştım. Birde adaya kadar ki kara fotoğraflarını ekte sundum.
Ada yerleşime açıkken çektiğim fotoğraflar da ektedir.
Sualtında fotoğraf çekme konusunda şu anda dijital makineler ve onlara uygun housing dediğimiz sistemler kullanılıyor. Ancak ben Sipadan’a gittiğimde makinem analog bir makine idi ve 36 kare fotoğraf filmi çekebiliyordum. Ayrıca karada kullanılan bu makine housing içine konarak flaş ve kolları ile kullanılıyordu.
Birazda mercanlardan bahsedelim. Mercanlar taş kaya veya bitki değildir bir hayvandır. Deniz omurgasızlarından Knidliler şubesinin denizlerde yaşayan bir sınıfıdır. Her bireye polip adı verilir. Milyonlarca polipin bir araya gelmesiyle mercan kolonileri oluşur. Kalsiyum Karbonat ve Silisten oluşan yapıları üst üste yığılarak koloniyi oluşturur. Mercanlar sert ve yumuşak olmak üzere ayrılır. Sert mercanlar deniz suyundan aldıkları kalsiyum karbonatı sert kireç taşına dönüştürerek iskeletlerini oluştururlar. Yumuşaklarda böyle kalkerli bir yapı yoktur. Sudaki zooplanktonları ağızlarının çevresindeki kollarla yakalayarak beslenirler. Mercan resiflerinin gelişimi senede 2 cm.’dir. 60 milyon yıldan beri dünya üzerinde oldukları tahmin edilmektedir. Çoğu son buzul çağından sonra oluşmuştur yani 10.000 yaşından küçüktür. Ancak bazıları Avustralya’da ki Büyük Set resifi 20.000 yaşındadır. Mercan fotoğraflarım ise aşağıdadır.
Sipadan sualtı yaşamı çok renkli. Çocukluğumdan beri hayranı olduğum Jacques Cousteau’nun 1989 senesinde çektiği Borneo: Deniz Kaplumbağasının Hayaleti isimli film öncesi yaptığı açıklamada “45 yıl önce Sipadan gibi başka yerler gördüm ama artık yoklar. Sipadan’ı keşfetmekle el değmemiş bir sanat eseri bulduk.” Dediği gibi gerçekten bir doğal sanat eseri.
Beyaz uçlu resif köpekbalığı, Yeşil ve Şahin Gagalı Deniz Kaplumbağası ( (orada çiftleşir ve yumurta bırakırlar), muazzam Baraküda toplulukları, Yarasa Balığı grupları, Kambur Kafalı Dev Papağan Balıkları, Büyük Gözlü Trevally’ler, Türkçe’ye çevirisi komik olan tatlı Dudak balıkları, muhtelif tip ve isimde Papağan balıkları ve Kelebek balıkları, Melek Balığı, Tetik Balığı , Kutu Balığı, Kirpi Balıkları, Aslan Balıkları ( Akdeniz’de de görülmeye başlayan istilacı bir tür. Ama biz Türkler hemen çözüm bulmuşuz, zehirli uzantılarını kesip kızartarak satılıyormuş. Umarım bu yöntemle azalır yoksa zaten az olan yerel balıkların sonunu getirir.)
Birde deniz altının çok sevimli hayvanlarından bahsetmek lazım: Deniz Tavşanları, Diğer adiyle kabuksuz deniz salyangozları. Arkalarındaki küçük çıkıntılar solungaçlarıdır. Boyutları 0.25 cm ile 25 cm’e kadar değişir. 2000 türü saptanmıştır. Fotoğraf çekmek için suya girdiğinizde hem suda sabit durmak, akıntı varsa kendini bir kanca ile sabitlemek, mercan resifindeki renk kalabalığı içinde küçücük bir hayvanı bulup doğru kareye oturtmak kolay değil ama zamanla insan kendini geliştiriyor. Evet şimdide bir kaçta tavşan fotoğrafı :
Sevgili okurlar böylece ilk yazım deneyimim sonlanıyor, umarım keyifli bir yazı olmuştur.
Ömer Suha Topalak
Commentaires